31 Temmuz 2012 Salı

Kadir misin lan hayat? No more nights no more pain

        En son Parlıament reserve içtigim zamanı cok iyi hatırlarım. Benim için gayet keder dolu birgündü. Bugün ise üstü açık arabayla gezintimiz sonrası Parlıament Reserve'in kötü imajını yıkmak için satın aldım, çok sevdigim night blue dan vazgeçmiştm. Güya geçmişi silecektin samet mert kuplay. Gene silemedin gene beceremedin. Her zamanki gibi bir hayal kırıklığısın . Belki de inanmayı bırakmam ya da başka şeylere inanamam lazım. Uzakta uyurken sen aslında yanıbaşımda yatarken ben onunla ölmeyi göze aldıgım sigaramlayım öünkü en azından param oldugu sürece o beni bırakmayacagını söylüyor.
 
      Aklıma http://winterkisskeepsuwarm.blogspot.com/2012/02/gecmisten-okumalar.html bu geldi. Ne büyük şeylere kadir şu hayat.

   
       Elbet birgün ben olmayacagım. Soyu tükenmiş pandalar gibi özleyeceksin beni.... Başak bir ayıyı boyayıp yutabilirsen ne ala..

         Fuck you. Fuck Me. Pardon, Just fuck me.

28 Temmuz 2012 Cumartesi

Nak Knock Ben Geldim.

      Canım sıkıldığında, mutlu olduğumda yazarım, buraya yazamadıklarımı kafama, kafama yazamadıklarımı kağıda, hiç olmadı telefona. Yazmak iyidir aga düşünceyi duyguyu daha bir canlı tutar, konuşmaktan yorulduğunda yazmaya başlamak sonradan enerjini topladığında tekrardan konuşmak en iyisi sanırım. Ama kafayı canlı tutmak lazım tabi konuşmadan yazmak, yazmadan konuşmak da olmaz. Hem şimdiki zamanlarda bilmeden konuştuk, bilmeden yazdık hep, bilmediğimiz çok oldu  ama hiç konuşmadığımız veya  yazmadığımız olmadı. Konuştuğumuzu da yazdık sonra dedik doğru bu iş. En azından dürüstüz ama dikkat etmedik ne dedik ne yazdık. Bence çok önemli konuşan adam da yazan adamda etki sahibidir, ya susacaksın aga yada konuşuyorsan ne konuştuğunu bileceksin. Ben bugün galiba bilmeden birkaç cümle söyledim aslında bilmeden de değil tam toparlamadan söyledim ve içim acıdı. Başınıza gelsin istemem.

      Herşeyi herkesle paylaşmak. Lütfen düşünce konusunda cimri olmayalım kendimize saklamayalım belli şeyleri. Anlatalım aşkımızı, kederimizi... Ben dağa bayıra konuştuğumu bilsem bile konuşurum bazen... Öküzlere ot yeme stratejisi anlatabilecek kadar öküz bir adamım galiba. Zamanında birinin bana yazdığı yazıdan hafımda kaldığı kadarıyla şöyle bir alıntı yapayım : "Reklamcıyım. Ben size hayallerinizi satan adamım. Klasik klasik olduğundan mıdır bilinmez ama pahası daha yüksek olmalıdır belki ender rastlandığından.. Oysa şimdi herkes herkeste olan şeylerde..Moda müzikler vs...Klasikler aslında ölümsüz olmaları sebebiyle değer biçilemez şeylerdir aslında bir bakıma ... Ben size hayalinizdeki klasik arabayı satan adamım... Dostluğumuzun klasik ama hep baki olması umuduyla." Klasik kelimesi biz aslında moda için ne çok kullanırız dimi.? Çok klasik dediğimizde mesela yüklediğimiz anlam klasik kelimesinin taşıdığı anlama hiç benzemez biz modayı herkeste olanı kastederiz. Kafamız karıştı bırakalım. Anlatmaya değmedi bu konu dağa bayıra.

Pardon bilmediğim birşey mi biliyorum sence?

 Derbeder olmuş bi blog yazarı görüm bugün. Yazık. Değmez. Saklmaya hiç gelmez blog.

26 Temmuz 2012 Perşembe

Gece Gece İyi gidenler...


Gerçekleri Söyleyen Adam Part 1


     





Siz söylemeseniz de..







 Önceleri blog yazan insanların bir tür tramvatik sorunlara sahip oldugunu düşünürdüm. Oysa ki şimdi ben de onlardan bir tanesiyim belki evet benimde tramvatik sorunlarım olabilir. Aslında çoğu insanın sahip oldugu bu tür sorunları sadece bizim gibi yürekli insanların kabul etmiş olması gurur verici çünkü en azından varlığından haberdarız ve bir şekilde onlarla yüzleşme yöntemimiz var; yazarak, çizerek, müzik yaparak....
        Ekman diye bir prof varmış ve "Lie to Me" diye bildigimiz dizinin fikir babasıymış yani dizinin senaristinin ilham aldıgı insanmış. Bunun gibi birçok davranış bilimci mevcut dünya üzerinde. Zaman zaman kendime soruyorum aynı şeyleri öğrenen lisans ve üstü öğrencileri hemen hemen aynı zekaya sahip olsalarda başarı oranları arasındaki uçurum niye?. Bu, işe olan yetenek ve ilgiyle alakalı olsa gerek. Benimde doğuştan yetenekli olduğum bir konu var ise sanırım bu, "Davranış Bilimleri". İnsanları okumak hoşuma gidiyor. Bazen manipüle etmek. Hatta kontrol edemediğim, aurası yüksek insanları pek sevmem. Dış görünüşüme alınan birçok insan var biliyorum, bazıları çok "alık" baktığımı bile söylerler ama bu sanırım düşük IQ seviyemin insan davranışlarını analiz etme çabası sonucunda gözümün kontrolünü yitimesi yüzünden oluşan bir izlenimden ibaret.
      Analiz etmek, doğruları bulmak henüz insanların bile bilmediği doğruları kendilerine söylemek zorunda olmayı gerektiriyor. Çoğu zaman saklar bazı şeyleri insan, karşısındakinin kendisini analiz etmesi hoşuna gitmediğinden olsa gerek analiz sonuçlarını yalanlar. Bu yüzden yaptıgınız analizleri, analiz yapmadan bu kişileri tanıyan insanlarla paylaşın onlar size çıkarımlarınızın doğru olup olmadıklarını belli edeceklerdir elbet. Şunu da söylemem gerekirse ben bu tür bir hareketi doğru bulmuyorum. Ne analiz etme çabasını ne de paylaşım kısmını. Hiçbir zaman insanlara hiçbirşeyi söylememelisiniz. Ben böyle yapıyorum en azından çok büyük ısrar gelmediği sürece. yoksa insanları okumak ve bunu onlara anlatmak çok kolay ancak yarattığınız olası bir kötü etkiyi tersine çevirmek imkansız.
     Gel gelelim bana. Kendimi analiz etmezsem olmazdı dimi.? Kendimle alaklı sıkıntılı noktaları benden iyi bilen yoktur sanırım ancak diğer insanlara verebileceğim ama vermediğim öneriler gibi hiçbir önerim yok kendime....Umarım birgün bende başka bir "Gerçekleri Söyleyen Adam" ile karşılaşırım...

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Stand Up Then Pee Women!

     Yüzyılın en dehşet verici icadı hayatı hızlı yaşamayı seven bayan arkadaşlara geldi!!! Evet görmüş olduğunuz bu aparat ile bayanlar artık ayakta idrar boşaltımı yapabilecekler. Yanlış duymadınız bayanlar için birçok sıkıntıya sebebiyet veren idrar boşaltım işlemi artık erkekler kadar kolay. Ormana, hijyenik bulmadıgınız herhangi bir tuvalete, konser veya diskolarda uzun kuyruk beklemeden pisuvarlara bu aparat aracılığıyla kolayca boşaltım yapabileceksiniz. Oturmaya Son!!
     Bayanlar için işin zevkli kısmı ise bir tane edindikten sonra erkeler tuvaletine gidip travesti ayağına yatmaları olurdu herhalde...
    Detaylı bilgi, Tanıtım vidyosu ve sipariş için : http://www.go-girl.com/

    DipNot: Birçok bunun benzeri ürün varmış ancak hiçbiri bunun kadar kullanışlı, rahat ve hijyenik durmadığı için bunu referans alarak yazdım.

24 Temmuz 2012 Salı

Sokak Hayvanları Susuz Kalmayacak.

 Hepimiz hayvan hakları derneğinin başlattığı kapımızın önünde bir kap su bulunduralım kampanyasına az çok aşinadır. Her ne kadar güzel bir çalışma olsa da daha güzeline rast gelmiş olmak her ne kadar çok hayvanlar için çırpınan bir tip olmasam hatta halk arasında "Kedi kesen","Satanik" gibi lakaplara sahip olsam da beni etkiledi. Zeka ve sevginin karışımı ortaya çıkan bu proje gerçekten insanı medeniyetler ülkesinde gibi hissettiriyor sanki tuvaleti yeniden keşfetmişiz kadar heyecan verici. Detaylı konu başlığı için : http://turkkadinlari.blogspot.com/2012/07/sokak-hayvanlar-susuz-kalmayacak.html

21 Temmuz 2012 Cumartesi

Booger?


Ketum.

       Duygularımı belli edecek güce hiç ulaşamadım ve bu zamana kadar ben hep duygularım güçsüz diye inandım çevremdeki birçok insan gibi oysa duygularım değil onları ifade etme gücüm zayıfmış. Küçükken hepimizin iyi olduğu zamanlarda yalan söylemeye başlarız çünkü gerçekler acıdır ve biz iyi bir insan olarak acı vermek istemeyiz karsı tarafa. Sanırım benim bu zayıflığım da bu çocukluktan kalma tramvanın sonucunda ortaya çıkmış birşey. Yani duygularım yalan söylüyor daha doğrusu birşeyi hissettiğimde hissetmemiş gibi yapıyorum ki bunda gayet yetenekli olduğumu söyleyebilirim. Ama gel gelelim ben bu konudan rahatsız olmaya başladım çünkü duygularımı sakladığımı farkeden insanlar bu saklayışın farklı sebepler neticesinde gerçekleştiğini düşünmeye başlıyor ve bu beni kötü bir konuma sokuyor.
       Beyaz tenli olmayıp da utanmamı falan da belli etmesem ketum bir adam olacağım vallahi. Ketum olmak istiyorum aslında ama yapım gereği sempatizm akıyor suratımdan hep gülen hep eglenen bir tipim sanki. Oysa şu aralar dert tasa ve sıkıntıdan mide agrıları çekmekteyim ki mide vucudun en duygusal organıdır. Sonumuz hayrola.

       "Nesiller arası ilişkiler" başlığı arasına girebilecek birşeyler düşündüm bugün. Döngüsel olarak 4 nesil var dünya üzerinde.1.Selam kaybedenler 2. Kaybedenlerin kaybettiklerini kaybetmeyen çocuklar 3. Daha iyisi için yetiştilmiş çocuklar. 4.En iyiler . ve tekrardan Nesil 1...ve Döngünün devamı... Tam olarak sistematik bir hale getirdiğimde açıklamayı düşünüyorum ancak hiç kimseye hiçbir şekilde faydası olabilecek bir çalışma değil dolayısıyla birçok güzel sosyal fikir gibi bu da fon yetersizliğinden rafa kaldırılacak. Kim yapacak o kadar mülakatı kim yapacak o kadar anketi kim yapacak o kadar istatistiksel veriyi incelemeyi....Ölme eşşeğim ölme....

      Bu arada Kültürel gelişim konusunda biraz takılmış durumdayım. Cevaplar var aradığım ancak henüz ulaşabilmiş değilim.
   

        Dipnot : Aramak kelimesini kesinlikle araştırma yapmak anlamında söylemedim. Ben bütün aramalarımı kendi içimde ve gözlemlerimle yaparım. Başkasının gözlemleri bana göre sizin asla inkişaf ettiremeyeceğiniz ancak inanabileceğiniz şeylerdir. Ben inanmaktan çok güvenmek isterim bildiklerime.
   
      DipNot2: http://betam.bahcesehir.edu.tr/tr/tag/nesiller-arasi-sosyal-hareketlilik/ Nesiller arası ilişkiler başlığı altında düşündüğüm yeni şey, bu tarz sadece fiziksel göstergelere dayalı olmamakla beraber bu sadece sosyoekonomik durum ve sosyal hareketliliğe bağlanmış durumda ama genede güzel düşünce.

6 Temmuz 2012 Cuma

Sayısız günler sonra...

      Son günlerde işler baya bir karıştı dolayısıyla ben de yazmaya pek vakit ayıramadım. Hatta hiçbir anlamada kendimle alakalı şeylere pek bir ilgisiz kalmak zorunda kaldım. Atlatılır "Hayırlısı" diye diye diye inandım... Mental anlamını bırak hayatımın fiziksel anlamının bile zayıfladıgını hissettim. Çok değiştim çünkü etrafımdakiler değişti. Gene uzun yazmaktan istifa ediyor ve Hayırlısı diyorum.