tag:blogger.com,1999:blog-35232382073914474602024-02-19T22:18:04.828-08:00! Düşünülen Gerçekler !Doğulu bir adamın, doğudan bozma batılı dünyası...Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17667230972244044204noreply@blogger.comBlogger144125tag:blogger.com,1999:blog-3523238207391447460.post-77164697648421656172016-01-29T15:14:00.000-08:002016-01-29T15:14:23.312-08:00Kanser Hücresi<br />
Kendimi bugün Fatih'in kardeşlerini devlet-i ala'nın bekası için öldürmesinden, CIA'in muhbirini operasyonu açık etmemek uğruna ölüme terketmesinden, devlet başkanlarının muhalifleri insan yerine koymayarak onların haklarının amına koymasından nefret eder hale buluyorum. Dünyada yaşayan insan topluluğunun nasıl bu tür kararlar verecek hale geldiğini midem kabul etmiyor. Etik değerleri tavan yapmış bir insan olmasam da bu tür kararlar ve uygulamalar bana hep saçma gelir. binlerce insanın hayatını kurtardıklarına inanan bu insanlar gelecek nesilleri kurtarma veya devletin geleceğinin güzel olacaklarına inançları uğruna GERÇEK olan bir şeyi nasıl riske atabiliyorlar. Evet ihtimaller ve hayaller olabilir ama bunların uğruna var olan bir gerçekliği yok etmek.... Sanırım hiç bana göre değil.<br />
<br />
İnsanoğlu yüzyıllar boyunca pek çok şeyin Tanrısal olduğuna, doğru olduğuna inanmış ve bu inançları uğruna binlerce Gerçek yeryüzünden silinmek zorunda kalmış. Empati yapmamışlar mıdır acaba? İran lanet bir ülke, peki hiç düşündün mü sen İran'da doğmuş olsaydın nasıl bir insan olacaktın? İran'dan nefret etmen ABD'de doğduğun için ortaya çıkmış bir şey olabilir mi? İnsanlar Çin'de böcek yiyorlarmış ne kadar iğrenç..Peki sen Çin'de doğsaydın Waffle yemek mi doğru gelecekti sana.. Hiçbir insanın bunları farkedemeyecek kadar geri zekalı olduğunu sanmıyorum. Eğer insanlar bu kadar geri zekalı değil ve bu olanların farkındaysalar neden farkında gibi davranmıyorlar? Sanırım bunun sebebi pek çok insansal içgüdü.. Benlik, Aidiyet, Kibir, Sahiplenme, Hırs.. Bazen Hayvanları bu yüzden seviyorum işte. Bizim anladığımız kadarıyla basit bir yaşamları var, bir fonksiyon uğruna doğmak ve ölmek... Acaba Tanrı da bizden bu insansal olan iğrenç fonksiyonlarımızı kapatmamızı mı istiyor? IŞİD din uğruna pek çok mide bulandıran iş yaparken, ABD kendini korumak için benzer operasyonlar yürütüyor, Osmanlı İmparatorluğunun zamanında yaptığı pek çok mide bulandırıcı iş gibi. Belki Zamanında kurulan ilk İslam Devleti de İslamiyeti dünyaya yaymak için benzer iğrenç işler yapmak zorunda kalmıştı. Peki Osmanlının yaptığı onca iğrenç şeye değdi mi? ABD bir gün yıkılmayacak mı ya da dünya ABD olmasaydı yaşanılmaz halde mi olurdu? Hiç sanmıyorum. 3-5 tane orospu çocuğu Dünyanın tadını çıkarsın, hedonist duyguları tavan yapsın diye hepimiz birer kuklaya dönüşmüş durumdayız, çünkü evleneceğiz veya farklı hayallerimiz var, para lazım. Kapital ekonominin dibine düştüğüm bu ülkede çıkış yolu bulamıyorum bazen. Dünyanın hiçbir ülkesinde de böyle bir yol olduğunu zannetmiyorum, sanırım bünyem tüm bunlara karşı.. Belki de Kanser Hücresi benimdir. Yakında kemoterapi yaparlar bana da .. Bu gece kendimi zihnimde başka bir galaksiye taşıyarak aranızdan ayrılıyorum..Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17667230972244044204noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3523238207391447460.post-56021007840800986262015-12-17T07:00:00.001-08:002015-12-17T07:09:12.417-08:00Kanat ister miydim acaba Evrimden? Herksin militan herkesin uzman olduğu bu günlerde kendimi aidiyet hissinden yoksun bir cahil gibi hissediyorum. Bazen ne kadar az bildiğimizi bilmeseydim diyor, mutluluk buymuş gibi davranıyorum ancak ne kadar az şey bildiğimizi ve geriye kalanların da ne kadar azına sahip olabileceğimizi gördüğümde düştüğüm dehşet bana sadece tembellik veriyor. Hedef gözümde büyüyor ve çabucak bir yılgınlık yaşıyorum. Sanırım insanların büyümeyi sevmemelerinin sebeblerinden bir tanesi de bu, çünkü büyüdükçe "çocuk gibi" kandırılamıyorsunuz. Hep çocukları mutlu kılan şeyin Hayalperest olmaları ve başabileceklerine olan güvenlerinin olduğunu düşünmüştüm ancak sanırım onları mutu kılan hayatı kendi küçük dünyalarından ibaret sanmaları. Ben de hayatı kendi dünyamdan ibaret sanabilsem keşke... Ufak şeylere takılıp kalsam, o ufak şeyler de bana mutluluk verse...<br />
İnsan hatalar yaptıkça, bu seçimleri değiştiremeyeceğini gördüğünde hele bir de "yanlış yapmışım" diyorsa işte o zaman depresyonun kralını tahta çıkarmış demektir. Asla çözemeyeceği, asla değiştiremeyeceği birşeyden pişmanlık duymak... Bu geçmiş içinse kaderin varlığını kabul edip tüm suçu ona yıkamamak ne kadar acı verici...Geçmişini tekrar eden bir paradox gibi sürekli başa sararak izlemek ve defalarca "anları" analiz etmek, tabi bu sizi bir yere ulaştırırsa... Başka türlü olmasını istediğiniz şeyler için kendinizden suçlayacak birilerini aramanız; çevreniz, aileniz, biyolojiniz, Tanrı, Kader , bu herneyse.... Bulamayıp kendinizi suçlamak... Bulmak kolay olan çünkü en rahatlatıcı, gidip babanıza küfür etmeke ve arkasından gelen rahatlama... Evet evet sizin yüzünüzden değil hep Tanrı sizi böyle yaratmış kabulleri....AMA en kötüsü geçmişteki seçimlerinizi değiştirseniz bile gelecekteki etkisi hakkında hiçbir fikrinizin olmaması... Kendimizi ne kadar da büyük görüyoruz değil mi sanki hayatımızı yönetebilecekmişiz gibi davranıyoruz. Oysa ki Bizim hiçbir sikimden haberimiz yok gibi geliyor bana... Evrim süreceine müdahale edebilsekdik, kanat mı takardık acaba kendimize? Bizim şuanki hilimizin ne olduğu bilincimizin gerçekte var olup olmadığı bile belirsizken, ben bunu neden yazdım ve siz bunu neden okdunuz gerçekten hiçbir fikrim yok. Zaten Bilim(ki bilimsel bir iddiam yok) sadece var olanı tespite yarar rahat olun.Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17667230972244044204noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3523238207391447460.post-26553550525847344142015-05-02T14:35:00.001-07:002015-05-02T14:35:13.844-07:00202.oy Vodkası 1 vodka,2 vodka,3 vodka.... devam eden vodkalar silsilesinin en sonuncusu da bitti sonunda. 202.oy(onyıl) içerisinde iken şu benlik, 201.oy da kalmayı ne kadar isterdi ah bir bilseniz.<br />
demek ki bu kadar az sevilmişim. demekki benim için sosyal kalıpları yıkabilecek bir insan tanıyamamışım, kendisi için iskankar olabilen ancak bana gelince ırt zırt cart curt diyen birine değer vermişim 201.oy içerisinde. HATA mı? hata olduğunu düşünmüyorum ama kendimi bu halimle de kabul edemiyorum.<br />
<br />
<br />
// yukardaki yazı şekilinde bir yazı yazacaktım ancak anlamsız buldugum için geri kalan kısmına devam etmedim.<br />
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17667230972244044204noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3523238207391447460.post-54828447924416735812014-11-30T15:10:00.001-08:002014-11-30T15:10:16.045-08:00Son vuruşa yakın... Muhtemelen hastayım. Kollarımı kaldıracak halim yok, kahvaltıda sevdigim ya da sevmediğim hiçbirşey yok, aslında kahvaltı yaptıgım da yok. Akşam yemeğinde de benzer şekilde. Bir yerlerde bir şeyleri yanlış yapıyorum ama henüz bulabilmiş değilim. Sanırım ihtiyarladım diyorum sürekli kendime, aslında ölü olduğumu bile bile. Bir erkek olarak şehvani isteklerim bile vasat seviyede ilerliyor. Hayattan hiçbir beklentim yok. Zaten hayatın bana da sunmuş oldugu hiç yeni ve güzel birşey yok. Eskiden olsa derdim ki belki.......<br />
<br />
Kalbimin son kez gögüs kafesime vuruşuna yaklaşıyorum sanırım...Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17667230972244044204noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3523238207391447460.post-411388475288336932014-05-23T08:39:00.004-07:002014-05-23T08:39:56.356-07:00Hayatımın en kara günü. Hayatımın en kara günü bugün ; çocuksu bir havada yaptıklarımla hala Allah'tan bana bu dünyada dert vermemesini diliyorum.Güçsüz, lanet herifin tekiyim.Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17667230972244044204noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-3523238207391447460.post-16909465475693762172014-02-06T13:45:00.000-08:002014-02-06T13:45:03.486-08:00Bugün Vega!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/ig08O45KxOY?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<br />
<br />
<br />
<br />
SONRA:<br />
<br />
<span style="background-color: white;"><span style="text-align: center;">gece agir agir gelir </span><br style="text-align: center;" /><span style="text-align: center;">gelir bas ucumda bekler </span><br style="text-align: center;" /><span style="text-align: center;">bana gittigini soyler </span><br style="text-align: center;" /><span style="text-align: center;">bir daha donmeyecegini de </span><br style="text-align: center;" /><span style="text-align: center;">duvarlarin ardindan seni </span><br style="text-align: center;" /><span style="text-align: center;">duymaya calisiyorum hala </span><br style="text-align: center;" /><span style="text-align: center;">buradan gittin coktan </span><br style="text-align: center;" /><span style="text-align: center;">ve gece bana birak diyor </span><br style="text-align: center;" /><span style="text-align: center;">bir gun gelir </span><br style="text-align: center;" /><span style="text-align: center;">bir gun gecer </span><br style="text-align: center;" /><span style="text-align: center;">bazi seyler hic </span><br style="text-align: center;" /><span style="text-align: center;">ama hic degismez </span><br style="text-align: center;" /><span style="text-align: center;">her gecen anin sonunda </span><br style="text-align: center;" /><span style="text-align: center;">hala </span><br style="text-align: center;" /><span style="text-align: center;">alisamadim yokluguna</span><br style="text-align: center;" /><span style="text-align: center;">gece agir agir gelir </span><br style="text-align: center;" /><span style="text-align: center;">gelir bas ucumda bekler </span><br style="text-align: center;" /><span style="text-align: center;">bana bittigini soyler </span><br style="text-align: center;" /><span style="text-align: center;">bir daha sevmeyeceginide </span><br style="text-align: center;" /><span style="text-align: center;">uyumaya calissamda faydasi yok </span><br style="text-align: center;" /><span style="text-align: center;">sana sarilmayi ozluyorum hala </span><br style="text-align: center;" /><span style="text-align: center;">buradan gittin coktan </span><br style="text-align: center;" /><span style="text-align: center;">ve gece bana bırak diyor </span><br style="text-align: center;" /><span style="text-align: center;">bir gun gelir </span><br style="text-align: center;" /><span style="text-align: center;">bir gun gecer </span><br style="text-align: center;" /><span style="text-align: center;">bazi seyler hic </span><br style="text-align: center;" /><span style="text-align: center;">ama hic degismez </span><br style="text-align: center;" /><span style="text-align: center;">her gecen anin sonunda </span><br style="text-align: center;" /><span style="text-align: center;">hala </span><br style="text-align: center;" /><span style="text-align: center;">alisamadim yokluguna...</span></span><br />
<span style="background-color: white;"><span style="text-align: center;"><br /></span></span>
<span style="background-color: white;"><span style="text-align: center;"><br /></span></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/o3ZSq6c44Pw?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<span style="background-color: white;"><span style="text-align: center;"><br /></span></span>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17667230972244044204noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3523238207391447460.post-62570779136302364092013-11-17T14:59:00.000-08:002013-11-17T14:59:27.446-08:00Gök ağardı bak sevgilim, saçlarımın ağarmasını bekleme zamanı mı? İniş çıkış dolu şu saçma sapan hayatta, hep bir bekleyişimiz vardır, aslında ölümü bekleriz ama ölmek de istemeyiz hiçbirimiz. Öyleyse sevgilim neden beklersin ki saçlarımın ağarmasını, ölümün müyüm ben senin hem bekler hem kaçarsın?<br />
<br />
Gidiş geliş dolu bir yol vardır hep, gittiğin yerin hemen yanından gelmeye çalışırsın ve gittiğin ile geldiğin yerin kesiştiği yere baktığımızda hiç iş yapmamışsın gibi olur. Ben kaç kere gittim geldim sen beni hiç üretken görmedin galiba her baktığında gittiğim yerden geldiğim noktadaydım. Öyleyse sevgilim gelip neden alnımdaki tere bakmadın?<br />
<br />
Sevgilim diyorum sana, sevdiğim diyemiyorum artık. Bilir misin insanlar unutmaya sesten başlarlar ve sırasıyla ses, görüntü, hareket, duygu silinip gidermiş. Ben senin o titrek hafif cızırtılı sesini, sigara içtiğinde sesinin farklılaşışını bile unutmadım sence ne yapmalıyım ikinci adıma geçmeye hak kazanamadım mı?<br />
<br />
Kör olsan, sevmeye hakkın yok mu? birini sevmek için görüşmek mi gerekir....Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17667230972244044204noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3523238207391447460.post-38456783969845923952013-10-23T09:45:00.002-07:002013-10-23T09:45:31.862-07:00Fetişizm.<div align="JUSTIFY" style="line-height: 100%; margin-bottom: 0.05cm; margin-top: 0.05cm; text-indent: 1.25cm;">
<span style="font-family: Times New Roman, serif;">//Alıntıdır.</span></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 100%; margin-bottom: 0.05cm; margin-top: 0.05cm; text-indent: 1.25cm;">
<span style="font-family: Times New Roman, serif;"><br /></span></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 100%; margin-bottom: 0.05cm; margin-top: 0.05cm; text-indent: 1.25cm;">
<span style="font-family: Times New Roman, serif;">Cinsellik ve
karanlıkta kalmış arzuların ulu orta afişe edilmesine karşı
olan serzenişleri bir kalemde silip atmayalım. İstemeden de olsa
ahlâkçılar, bu tutumları ve baskılarıyla ahlâksızların önünü
açıyor, onlara yol gösteriyor.</span></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 100%; margin-bottom: 0.05cm; margin-top: 0.05cm;">
</div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 100%; margin-bottom: 0.05cm; margin-top: 0.05cm; text-indent: 1.25cm;">
<span style="font-family: Times New Roman, serif;">Liberal ve açık
düşünceli olmak bir yana ama bazı şeyler biraz da bastırılmaya
çalışılmazsa bu baskıya verilen tepkiler ve dışavurumun binbir
çeşit icadlarından sanki mahrum kalacağız.</span></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 100%; margin-bottom: 0.05cm; margin-top: 0.05cm; text-indent: 1.25cm;">
<span style="font-family: Times New Roman, serif;">Örneğin kutsal
kitapların ve bazı ideolojilerin tasvir ettiği </span><span style="font-family: Times New Roman, serif;"><span style="font-size: small;"><b>cennet</b></span></span><span style="font-family: Times New Roman, serif;">
veya </span><span style="font-family: Times New Roman, serif;"><span style="font-size: small;"><b>sınıfsız
bir toplum</b></span></span><span style="font-family: Times New Roman, serif;">
gibi mükemmel olduğu varsayılan ortamlar (!) son derece can sıkıcı
ve durağanken, (kendilerince) ”kötülüğe” karşı tepkilerle
oluşan subkültürler ve yarattıkları </span><span style="font-family: Times New Roman, serif;"><span style="font-size: small;"><b>kendilerini
ifade etme biçimleri</b></span></span><span style="font-family: Times New Roman, serif;">
ve dünyayı algılama şekilleri çok daha heyecan verici değil mi?</span></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 100%; margin-bottom: 0.05cm; margin-top: 0.05cm; text-indent: 1.25cm;">
<span style="font-family: Times New Roman, serif;">Üniformalı,
sigortalı, sendikalı temizlik işcilerinin bakımını yaptığı
düzenli, planlı yapılmış betondan sosyal konutlara karşı
</span><span style="font-family: Times New Roman, serif;"><span style="font-size: small;"><b>graffitiler</b></span></span><span style="font-family: Times New Roman, serif;">
ile cinsel organı sansürleyen bir kültürün, devamında
bukkake‘ye yol vermesi arasındaki ilişkiyi anlamak lâzım.</span></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 100%; margin-bottom: 0.05cm; margin-top: 0.05cm; text-indent: 1.25cm;">
<span style="font-family: Times New Roman, serif;">Sınırsız ve
serbest cinselliğin yaşandığı bir dünyada, erkekler iş
arkadaşlarını tuvalette kıstırıp, başlarını musluk altına
sokarken döpiyesi sıyırıp, külotlu çorabı yırtarak onları
düzmenin hayalini kuramazdı. Ya da kadınlar fotokopi makinasının
üzerinde düzülürken periyodik olarak kalçalarının altından
geçen ısı ve ışık dalgalarını labia çeperlerinde hissetmeyi
düşleyemezdi.</span></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 100%; margin-bottom: 0.05cm; margin-top: 0.05cm; text-indent: 1.25cm;">
<span style="font-family: Times New Roman, serif;">Evet.. Kafamızda
kurduğumuz minik fantezilerimizi ayıplanmadan ve kısıtlanmadan
gerçekleştirebilmek hiç de çekici bir durum değil. Çünkü
tuvalette kıstıracağın iş arkadaşının onu düzmene izin verip
vermeyeceği, senin bu olayı sürekli ikirciklenmelerle planlama
sürecin, yakalanınca ayıplanma ve hatta kovulma tehlikesinin
verdiği heyecan, yırtık çorabın arasından girip, külodu
bertaraf edecek penisinin vulva çeperine sürtünmesinden alacağı
zevke göre çok daha fazla.</span></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 100%; margin-bottom: 0.05cm; margin-top: 0.05cm; text-indent: 1.25cm;">
<span style="font-family: Times New Roman, serif;">Demek ki bazı
kuralların ve kısıtlamaların olduğu ortamlar, yaratıcılığa
davetiye çıkartırken, kural dışılığı veya günahkârlığı
daha da câzip bir hale getiriyor. Graffiti’nin güzelliği ve
anlamı, bukkake’nin erotizmi ile aynı paydada birleşiyor.</span></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 100%; margin-bottom: 0.05cm; margin-top: 0.05cm;">
<span style="font-family: Times New Roman, serif;">Yapma mı dedin?
Gösterme mi dedin? Günah mı dedin? Hassiktir ordan! Bak ne
yapıyorum?</span></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 100%; margin-bottom: 0.05cm; margin-top: 0.05cm; text-indent: 1.25cm;">
<span style="font-family: Times New Roman, serif;">Bunun bir örneği,
Türkiye’nin es geçtiği, 70 lerin punk kültürü. Bu dönemin
Avrupalı gençleri, İkinci Dünya Savaşı neslini şok edip, orta
parmakları ile onlara ”fuck you” çekmenin bir başka yolunu
bulmuşlardı. Kıyafetlerinde Nazi sembolleri taşımak…
Babalarının savaşıp alt ettiği düşmanlarına ait o sembolleri
tekrar gözlerinin içine sokup, başkaldırıyı, alayı,
umursamazlığı ve fuck you’yu görselleştirmekti amaçları.</span></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 100%; margin-bottom: 0.05cm; margin-top: 0.05cm;">
</div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 100%; margin-bottom: 0.05cm; margin-top: 0.05cm; text-indent: 1.25cm;">
<span style="font-family: Times New Roman, serif;">Tabii tüm bu
swastika sembollerinin veya zamanla yine popüler olan orak ve çekiç
gibi sembollerin yadsınamaz bir etkisi var insanlar üzerinde.
Baskı, kontrol, yasak ve şiddeti hatırlatıyorlar bize…</span></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 100%; margin-bottom: 0.05cm; margin-top: 0.05cm;">
<span style="font-family: Times New Roman, serif;">Teknolojiler ve
demokrasi gelişti (demokrasi gelişti’den sonra smiley var). Artık
totaliterizm, kendini gizlemenin yollarını bulmakta zorlanmıyor.
İnsanların zamanla sahte bir özgürlük hissine kapıldığını
gözlemlemek bazılarımız için zor olmasa gerek. Evet, Nazi
Almanyası yok artık, Sovyetler de dağıldı. Dünya yine de daha
iyi bir yer oldu mu olmadı mı tartışılır. Ancak tüm dünya
insanları olarak giderek zenginleştiğimiz yadsınamaz bir gerçek.
Ve demokrasilerin sahte de olsa bize verdiği bir </span><span style="font-family: Times New Roman, serif;"><span style="font-size: small;"><i><b>”kendi
kendimi yönetiyorum, özgürüm”</b></i></span></span><span style="font-family: Times New Roman, serif;">
hissi var. Ancak insan dediğimiz canlı türünün elindekiyle
yetinen bir yapısı yok. Özellikle gündelik hayatında belli bir
ruhsal ve ekonomik doyumu bulduysa özel hayatında ve hayal
dünyasında da o kadar çeşitlemelere giriyor. Yapılan bir çok
araştırma, belli başlı fetiş gruplarına meyilli olanların
eğitim ve gelir düzeyinin yüksekliğine işaret ediyor.</span></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 100%; margin-bottom: 0.05cm; margin-top: 0.05cm; text-indent: 1.25cm;">
<span style="font-family: Times New Roman, serif;">Nasıl sevdiğimiz
insanla bir pazar akşamı evimizde, kanepede oturup mısır patlağı
yerken motorlu testere ile biçilen veya harika görsel efektlerle
yaratılan patlamalarda yüzer yüzer ölen insanları ekranda
görmekten zevk alıyorsak, kendi fantezi dünyamızda da
yönetilmek/yönetmek, bastırılmak/bastırmak istiyor, kendimizi
şiddeti uygulayan veya maruz kalan insanın yerine koymayı
arzuluyoruz.</span></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 100%; margin-bottom: 0.05cm; margin-top: 0.05cm; text-indent: 1.25cm;">
<span style="font-family: Times New Roman, serif;">Bunun günlük
hayatımızda eksikliğini çektiğimiz rollerle ilgisi olduğunu
söyleyenler var. Aynı fikirde olmadığımı söylemem lâzım.
Bazı ticarî filmler veya yayınlarda ”güya” bu tezata gönderme
yapılarak bir komiklik havası estirilmeye çalışılmasının
bunda payı var diye düşünüyorum. Otoriter bir yöneticinin evde
karısı tarafından bezlenmek istemesi gibi…</span></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 100%; margin-bottom: 0.05cm; margin-top: 0.05cm; text-indent: 1.25cm;">
<span style="font-family: Times New Roman, serif;">Doğal olarak modern
bir şehirli insanın günlük hayatında artık görmediği, görse
bile hissetmediği baskı, kontrol ve şiddeti temsil eden
kıyafetleri ve sembolleri, içerdikleri erotik anlamlar ile beraber
değerlendirip, çekici bulmamız kaçınılmaz. Alt kültürler
derken yolu ve yuvası Avrupa’dan geçmiş, bu süreçte Neo-Nazi
kültürüne göz aşinalığı yaratmış olanlarımız,
kıyafetlerine ve White Power müziği dedikleri janr’a göz
attıklarında bu sembolleri görmüşlerdir. Bir çok genç
insanın, aşırı sağdaki fikirlerden çok sembollerine ve
kıyafetlere vurulmalarının, onları bu gruplarla bir araya
getirmiş olabileceğini düşünmüşümdür.</span></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 100%; margin-bottom: 0.05cm; margin-top: 0.05cm; text-indent: 1.25cm;">
<span style="font-family: Times New Roman, serif;">Hatta savaşta
kafalarına atom bombası yiyen ve ulusal kimliklerine son derece
bağlı olan Japonların bile her türlü Batı kültürünü adeta
vakumlayarak emer gibi kendine alması ve dönüştürmesi
alışkanlığından bu akımın da payını almış olması çok
şaşırtıcı olmamalı. Ancak burada rol oynayan bir başka unsur
daha var. Zira Batı’dan farklı olarak Doğu Asya’da, okul
kitaplarında, savaş Almanyasının liderleri kararlılığı,
cesareti ve onuru temsil ediyor halen. Japonya da kendini Doğu
ırkları arasında üstün ırk olarak kabul eden bir millet olduğu
için özellikle Nazi kıyafet ve sembollerinin bir fetiş unsuru
olarak popüler olması hiç anormal değil. Zaten Japonya’da ne
anormal ki? Bir Japonun cinsellik ve fetiş konusunda hayretle
baktığı bir olaydan haberdar olursam zevkle bloglayacağım.</span></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 100%; margin-bottom: 0.05cm; margin-top: 0.05cm; text-indent: 1.25cm;">
<span style="font-family: Times New Roman, serif;">Blogda ara ara yer
verdiğim, Japonya’da ikâmet eden İngiliz sanatçı Trevor
Brown’ın Nazis Are Sexy adlı çalışmasına bir okuru bozulmuş.
Yokedilen milyonlarca yahudinin katili olan bir düşünceyi
yüceltmek, propagandasını yapıp, seksi göstermeye çalışmakla
suçlamış… Fantezilerin ve fantezilerin içindeki erotizmin
sınırları olmadığını bazı insanların anlayamayacak olması
çok yazık. Bu tip resmi ya da gayri resmi, herkes tarafından aşağı
yukarı kabul gören düşünceleri (politically correct deniyor) her
fırsatta gagalar gibi kafaya vuranlar her daim olacak.</span></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 100%; margin-bottom: 0.05cm; margin-top: 0.05cm; text-indent: 1.25cm;">
<span style="font-family: Times New Roman, serif;">Bir diğer örnek,
çoğumuzun bildiği Der Nachtportier-Gece Bekçisi adlı film.
İtalyan yönetmen Liliana Cavani’nin bu filminini o çok ünlü
afişinden çıplak ve ince bir vücudun üzerindeki kemer askı,
siyah uzun eldivenler ve Nazi şapkasını birleştiren görüntüsü
ile yazının başında kullanmıştım. Burada da Charlotte Rampling
ve Dirk Bogard’ın beraber bir sahnesini koydum. Hem Rampling hem
de Bogart’ın kıyafetleri özenle seçilmiş. Nazi üniformasının
sertliği, otoriter havası ve yine bu üniformanın izleyenlerin
belleklerinde uyandırdığı anılar (filmin yapım tarihi, savaştan
yalnızca 29 yıl sonrası, yani 1974) ile Rampling’in bir kız
çocuğunu andıran düz ve kıvrımsız vücudu, masumluğu
çağrıştıran beyaz elbisesi ve tüm bu görüntüleri tamamlayan
beyaz çorapları ve ayakkabıları ile ne de güzel bir tezat
oluşturuyor… Bu derece güzel işlenmiş bir kompozisyonda aradaki
yaş farkının oluşturduğu bir başka zıtlığı fark etmeye
nefesi bile yetmiyor insanın.</span></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 100%; margin-bottom: 0.05cm; margin-top: 0.05cm;">
</div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 100%; margin-bottom: 0.05cm; margin-top: 0.05cm; text-indent: 1.25cm;">
<span style="font-family: Times New Roman, serif;">Liliani Cavani bu
filmde izleyicilerini erotizmle gıdıklarken, II. Dünya Savaşı’nın
korkunç anılarını kullanmakla suçlanmıştı.</span></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 100%; margin-bottom: 0.05cm; margin-top: 0.05cm; text-indent: 1.25cm;">
<span style="font-family: Times New Roman, serif;">Bilemiyorum biraz
off topic kaçar mı? Ancak çok yakın bir zamanda kendi yaşadığım
bir tecrübede, birbirini tokatlayan iki kadının videosunu seksi
bulmam bazı kafalarda soru işareti yaratmıştı. Ona dayanarak
açıklasam daha iyi olacak gibi. Birbirini tokatlayan kadınlar,
tokadın suratta patlama sesi, duyulan ıh lar ve ohh lar benim için
cinsel uyarıcı. Buna mukabil, hayatımda bir kadına elim kalkmış
değil. Yaşlıların da koluna giriyorum bazen karşıdan karşıya
geçerken. Yolda gördüğüm köpek yavrularını okşayasım
geliyor. Bunlara ne diyeceğiz?</span></div>
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 100%; margin-bottom: 0.05cm; margin-top: 0.05cm; text-indent: 1.25cm;">
<span style="font-family: Times New Roman, serif;">Faşist değilim ama
Nazi üniformalarını çok seksi buluyorum. özel hayatımda
karışanın, görüşenin olmamasıdır belki de bunun sebebi.
Disipline duyulan bir özlem? Hahahah!!! Kim bilir, belki de öyle,
evet! Tek eksiğim disiplin olsun. Ya yönetici olsaydım? Çocuk
bezi için çok pahalı diyorlar… Bu arada II. Dünya Savaşı’nın
Nazi üniformalarının Hugo Boss tarafından tasarlandığını
biliyor muydunuz?</span></div>
<br />
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 100%; margin-bottom: 0cm;">
</div>
<div align="JUSTIFY" style="margin-bottom: 0cm;">
<br />
</div>
<br />
<div align="JUSTIFY" style="line-height: 100%; margin-bottom: 0.05cm; margin-top: 0.05cm;">
</div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17667230972244044204noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3523238207391447460.post-47707288315088336922013-10-23T09:38:00.001-07:002013-10-23T09:38:50.741-07:00Aşk insanları için birebir...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/j7eIZQ0nvck?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<br />Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17667230972244044204noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3523238207391447460.post-42261529489422801682013-10-02T09:46:00.001-07:002013-10-02T09:46:25.830-07:00Özlediğimi anlatsam sana, çok mu geç? Beyaz bir tişört var üstümde , kiralık bir evde, kokteyl yapma çabası içerisindeyim ve kokteyl şişeden boşalıp yerlere dökülüyor benim yerle bir olan karizmam da aynı şekilde ve sen içeriden çıkıyorsun, ne yapacağını da bilmiyorsun ama çabalıyorsun ya hani tatlı tatlı, insan ilişkilerindeki yeteneksizliğin tatlılığa dönüşüveriyor ya hani, onu özlediğimi anlatsam, çok mu geç?<br />
<br />
x<br /><br />Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17667230972244044204noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3523238207391447460.post-65932167064247346252013-09-16T18:07:00.001-07:002013-09-16T18:07:03.603-07:00Misantropiye giriş<div>
<br /></div>
<div>
Önceki yazım sonrası sizinle ne paylaşsam da yazmaktan kurtulsam dedim ve bununla idare edin.</div>
<div>
<br /></div>
NOT: Lütfen bu yazıyı sevgi dolu hümanistler ve insanlardan nefret ettiğini söyleyip aralarına karışmak için can atan, insanlardan uzak kalmak istediğini söyleyip Facebook’tan “Knklar Kadıköy’de olanlar buluşalımmmm” diye durum güncelleyen ergenler okumasın.<br /><br /><br />İnsanoğlu evrimiyle kazandığı gelişmiş bir beyne ve gayet kullanışlı bir başparmağa sahip tüysüz bir maymun türüdür. Ve elindeki bu muazzam güçle dünyaya hükmedecek bir teknoloji ve sistem yaratmıştır. Şimdi hepimizin elimizin altında birer matematik ve teknoloji harikası olan bilgisayarlar, ardımızda kıçımızı soğuktan koruyan geçmiş günlerden dünyaya hatıra kalmış fosil yakıtlar, çevremizde bizleri zalim ve acımasız dış dünyadan sınırlar var. Dışarıdan bakıldığında bir maymun için fevkalade bir başarı gibi görünüyor. Peki gerçekten de öyle mi? Bütün bu başarı hikayesinin ve gövde gösterisinin ardında kan, bencillik, vahşet ve terör bulunuyor. Bir baba düşünün; onlarca çocuğu var ve bu çocuklarının hepsinin tek görevinin kendisine hizmet etmek olduğunu sansın, keyfi için çocuklarını öldürmekten çekinmesin, çocuklarını saçma sapan özelliklerine göre sınıflandırıp birbirleriyle kavga etmelerini sağlasın. Normal şartlar altında bu bireyin çevreye karşı zararlı olduğu için bir yere kapatılması ve ıslah edilmesi gerekir. “İyi” olan budur çünkü. Bu örneği biraz daha genişletirsek babanın aslında “insan”ı temsil ettiği görülebilir. O muhteşem insanoğlu o kadar bencildir ki tüm dünyanın sadece kendisine ait olduğunu, kendisi dışındaki diğer hayvanların sadece kendisi için var olduğunu düşünür. Sırf “lüks” beslenebilmek için eti yenebilen hayvanları güneşe hasret toplu ahırlarda hapsedip, vahşi şekilde keserek gereğinden kat kat daha fazla tüketir. Toplumun standartlarının daha üstünde bir karşı cinse kendini becertmek için hayvanlar üzerinde denenmiş, çevreye ve kullanana zararlı kimyasalları bedeninde kullanmaktan çekinmez. Diğer hayvanların yaşam alanını kendi saçma sapan lüksleri için talan eder ve bunları yaparken de dünyanın doğal dengesini bozmaktan hiç çekinmez. Ve o kadar ikiyüzlüdür ki tüm bu bokları yedikten sonra evine bir “pet shop”tan aldığı kediyle ya da ehlileştirerek yozlaştırdığı köpekleri besleyerek “hayvan sever” olduğuna inanır ve katil vicdanına mastürbasyon yapar. Evet insanın da diğer tüm canlılar gibi yaşama ve barınma hakkı vardır. Ama insan denen bu tüysüz maymun bu hakkını kullanırken diğer tüm canlıların haklarını keyfi için yoksayar. Diğer hayvanlar sadece ihtiyaçları kadarını alırken insanoğlu ihtiyacından kat kat fazlasını alır ve bunu yaparken hiçbir şeyi de umursamaz. İnsan dünyanın vebasıdır, insan zararlıdır. Rehabilite edilmesi hatta yok edilmesi gereken deli babadır. Ve insan o kadar zararlıdır ki kendi tarihinden itibaren kendisine zarar vermekten de çekinmez. Açgözlü devlet kurucularının uydurduğu milliyet ve ırk kavramı için, var olduğunu sandığı tanrıları için, doğaya ait olanı kendi malı olarak gördüğünden ortaya attığı “para ve mülkiyet” kavramları için birbirlerini öldürmüşlerdir. Alttaki insanlar her ne kadar siktiriboktan tanrıları ya da yüce ulusları için savaştığını ve öldüğünü düşünüp ölümü kutsallaştırsa da üstteki insanlar onları kendi egoları ve çıkarları için öldürür ve öldürtür. Savaşlarda her zaman galip üstteki insanlar olmuştur. Siktiriboktan tanrılar ya da yüce uluslar(!) değil güçlenen ve büyüyen bu insanların mirası olur. Görüldüğü üzere insanlar manipülasyona ve birbirlerine zarar vermeye oldukça yatkın hayvanlardır. Gelişmiş beyinlerine rağmen hala böyle aptal şeylere inanabilmesi ve böyle şeyleri savunabilmesi hatta böyle şeylerin uğruna ölebilmesi nereden gelir? Cevabı basit; insanın bencilliğinden gelir. Bu bencillik diğer hayvanlarda da olmakla beraber bu bencilliğin en yıkıcı hali insanlarda bulunur. Bir insanın vatanı ve milleti için ölmesi, şehadet. Çok yüce eylemler gibi görünüyor değil mi? Bunları yapan herkes kahraman değil mi? Hayır, değil. Bunların savunulmasının tek nedeni insanın yegâne amacının kendi genlerini diğer nesillere aktarma içgüdüsüdür. İnsanların kendilerini bir millete, oluşuma ait hissetmesi ve o millet ve oluşumlar uğruna ölümü göze alması tamamen içgüdülerinden kaynaklanır. İlk insanlardan örnek vermek gerekirse bir insanın genleri ve kendi genlerine en benzer genler kendi kabilesinde bulunur. Yani genlerinin gelecek nesillere aktarılabilmesi kabilesinin korunmasından geçer. Zaman geçti, insan sopayı bırakıp eline tüfek aldı, kabilelerden ayrılıp devletleri kurdu. Değişmeyen tek şey insanın bencilliği oldu. Ve bu aidiyet hissi genlerimize öyle kazınmış ki bugün futbol takımı taraftarlarında bile gözlemlenebilir. Karşı takımdan nefret etme, kendisi gibileri koruyup kollama, en iyi olduğuna inanma vesaire… İnsan bu genleri yüzünden her zaman kendisini bir yerlere ait olmak zorunda hissedecek, kendisi gibi olmayanları dışlayacak, kendisi gibi olanları korumak için gerekirse canını bile verecek ve kazanan üstteki insanlar olacak. Bütün bunları yaptıktan sonra sevgi dediği yalanla kendisi gibi olanları kucaklayacak. Bir annenin bebeğine olan sevgisi de dâhil dünya üzerinde hiçbir sevgi saf ve masum değildir ve olamaz. İnsan bencildir ve kendi çıkarı olmayan hiçbir şeyi yapmaz. Bir anne çocuğunu kendi genlerini taşıdığı için sever, bir insan tanımadığı ve sahip çıktığı birini tatmin olan egosu için sever, bir kişi sevgilisini kendi üzerinde bıraktığı izlenim için sever… Bizler birini ya da bir şeyi sevmeyiz kendimizdeki şeyleri severiz sadece. Kısacası insan sevilecek, savunulacak bir şey değildir. Üzerine doğanın kanı bulaşmış, bencil, ikiyüzlü, aptal, tehlikeli ve düşüncesiz bir tüysüz maymundur. Arkasına saklandığı medeniyet, insanlık, barış gibi duvarlar başka insanlar tarafından yıkıldığında bütün çıplaklığını gösterir. Bir doğal afetten ya da savaştan sonra ölüleri yağmalayacak, bulduğu herkese tecavüz edecek, öz çocuğunu öldürebilecek kadar cani ve bütün bunların başlarına gelmesine sebep olan bencil efendilerinin ve siktiriboktan tanrılarının adına heykeller dikip anıtlar yapacak kadar da aptaldır. Ve hepimiz şu veya bu şekilde bu insan kavramının birer parçasıyız. İnsandan nefret edebilmek için kendinizi tanıyıp kendinizden nefret edebilmeniz, o büyük bencilliğinizi ve egomuzu yok etmeniz gerekir. İnsanlığa olan nefret kendine nefretle başlar.<br />Kalemim fazla iyi değil, pek güzel bir yazı olmadı. Sürç-i lisan ettiysek af ola.<div>
<br /></div>
<div>
<a href="http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/107038/misantropiye-giris">http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/107038/misantropiye-giris</a></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17667230972244044204noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3523238207391447460.post-26393621560160687252013-09-16T17:16:00.001-07:002013-09-16T17:16:20.242-07:00Sinir YÜKÜ! Dünya üzerinde iyiliğin yavaş yavaş kaybolduğu düşüncesi son günlerde yerini yavaş yavaş değil de daha hızlı kayboluyormuş hissine bıraktı. Her zaman için insanoğlu aynı yanılgı içerisine girmiştir, suda kaybolan kireç yanılgısı.<br />
<br />
İnsanlara karşı olan nefretim körükleniyor. Neden kimse yapması gerekeni yapmıyor. Acaba benim için de aynı eleştirileri yapıyorlar mı?<br />
<br />
Yemin ederim, yazasım bile yok, değmez diyorum anlatmaya yazmaya.<br />
<br />
Son günlerde o kadar sinir yüklüyüm ki kimse beni böyle görmemiştir.Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17667230972244044204noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3523238207391447460.post-42810307446229564352013-08-26T18:22:00.000-07:002013-08-26T18:22:04.634-07:00<br />
Farkına vardım ki açık bilincim, kastım erkek bünyesi olarak bayanlara karşı farklı cephe almamak, farklı bakış açısına sahip olmamak istediğimi bilse de belki de feromonal bir etki sonucunda karar alma mekanizmam işin içinde bayan olduğunda başkaları tarafından fark edilemeyecek derecede de olsa etkileniyor.<br />
<br />
Sistem beni yeterince zorlarken, karar alma mekanizmam yeterince dağılmaya müsait bir çizgi de ilerlese de ben izin vermeye niyetli değilim.<br />
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17667230972244044204noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3523238207391447460.post-78002325609768568252013-08-25T02:41:00.001-07:002013-08-25T02:41:40.500-07:00<div id="sarkisozu_53534" style="background-color: #ffcccc; font-family: verdana; font-size: 12px; width: 640px;">
1.Bölüm<br />İki tanık var biri dilimdir, biride dürüst kalemim,<br />İhanet etmez sözüm kağıda ve halim rabba teslim.<br />Ölümün sessizliğine eşsiz bir seda ile girdim,<br />Boğulmaktan korktuğun denizin tahmininden derinim.<br />Benim kalbim ısrarla cennet kuşatmasında hala,<br />Ruhum bedeni terke maruz sevap artı günahlarla.<br />Öncelerimi dışlar sonralarım, aklım firarda,<br />Güller yare sevgi kanıtı, benim elimde papatya.<br />İçimden kaba bir ses beni azarlıyor yıpratmakta,<br />Yağmur betonla sevişirken güneş altın saçmakta.<br />Kollarım o nankörlerle çetin güreş tutmakta,<br />Sago gidenlerin gölgelerini koleksiyonuna katmakta.<br />Sevdirmeye gayret etme kendini, sevilmeye terket,<br />Uzadıkça kısalan ömre huzur aşısı zerket.<br />Her adım için on çuvallık külfet, rabbım hayra lutfet,<br />Zararı belli sonlarından iki gözünü ırak et.<br />Keşfi bekleyen cümleler içindir bütün çabam,<br />Kelimelerden kalpler yaptım, kimini deştim acımadan,<br />Dilini kestiklerim sükut nöbetinde gık çıkarmadan,<br />Suratsızları kapıdan kovsam girmek ister bacadan.<br /><br />[nakarat]<br />Söz ehline itaat et, benim sözüm cevher,</div>
<div id="sarkisozu" style="background-color: #ffcccc; font-family: Verdana, Courier, Helvetica, sans-serif; font-size: 13px;">
<span style="color: #888888; font-size: 0.75em;">[ kaynak: http://sarki.alternatifim.com/goster.asp?ac=53534 ]</span><br />Kalemim olgunluk tahsilinde yalanına var reddim. (var reddim..)<br />İki tanık var; biri dilim bir kalemim,<br />Olanı biteni sindirdim, yeter bana kendi derdim. (kendi derdim..)<br /><br />2.Bölüm<br />Bilirim bensiz dostum, iblis dostu, hannas komşusu<br />Batırdıkça batırır; derindir vesvas kuyusu.<br />En tatlı yerinde uykumu basar karabasan kabusu,<br />Güzel cevapların, vardır elbet hain sorusu.<br />Kanadı olsa hain kedinin, soyu kururdu serçelerin,<br />Susuz çölde inci bulsa damla arar gözlerin.<br />Rüzgar esmez her zamanki gemiye layık,<br />Bir üfürse yol bulurdu bizim orta direk kayık, bu şarkı bayık!<br />Çin ipeği giysen dahi senin değerin eşşek kılı,<br />Gelecek hayranlarından sana aç önüne bir kahve falı,<br />Hızlı koşan arap atının dört yana savruldu nalı,<br />Umulmadık zamanda kesti birisi bindiği dalı.<br />Günah ki en güzel kadındır, sizler güzele kanan,<br />Tabiatın şeytan olacaksa yılan doğursun anan!<br />Say geriye doğru onu, ileri giden yolcu zaman,<br />Başkasının ızdırabı ile huzur bulandır mutsuz insan.<br /><br />[nakarat]<br />Söz ehline itaat et, benim sözüm cevher,<br />Kalemim olgunluk tahsilinde yalanına var reddim. (yoo hadi Sago kaf-kef kasva)<br />İki tanık var; biri dilim bir kalemim,<br />Olanı biteni sindirdim, yeter bana kendi derdim. (kendi derdim</div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17667230972244044204noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3523238207391447460.post-85833923301346961922013-08-09T23:57:00.001-07:002013-08-09T23:58:00.803-07:00Azı karar çoğu mazokizm: Empati ve ayna nöronları<div style="background-color: white; color: #444444; font-family: Helvetica, Arial, Tahoma, Verdana; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px; margin-left: 10px; margin-right: 10px; padding: 0px;">
<em>‘İnsanoğlunun ne kadar bencil olduğunu düşünürsek düşünelim, tabiatındaki bazı bariz prensipler nedeniyle, sadece görmekten başka hiçbir çıkarı olmadığı halde, başkalarının kaderiyle ilgilenir ve onları mutlu kılmaya çalışır’</em></div>
<div style="background-color: white; color: #444444; font-family: Helvetica, Arial, Tahoma, Verdana; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px; margin-left: 10px; margin-right: 10px; padding: 0px;">
<em>Adam Smith(1759)</em></div>
<div style="background-color: white; color: #444444; font-family: Helvetica, Arial, Tahoma, Verdana; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px; margin-left: 10px; margin-right: 10px; padding: 0px;">
Aydınlanmanın en önemli figürlerinden ve modern ekonomi-politiğin ilk kuramcısı olan İskoç sosyal bilimci-filozof Adam Smith’in insan doğasına dair bu gözlemi, aşırı bir iyimserliği barındırsa da, büyük bir gerçekliğe işaret etmekte esasen...</div>
<div style="background-color: white; color: #444444; font-family: Helvetica, Arial, Tahoma, Verdana; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px; margin-left: 10px; margin-right: 10px; padding: 0px;">
Empati, günlük hayata en çok girmiş olan psikoloji terimlerinden birisi. Duygusal ve düşünsel olarak kendini başkasının yerine koyabilmeyi tarif ediyor ve ergen sevgililerin birbirlerini ‘hiç de empatik olmamakla’ suçlamaları için kullanılmasının ötesinde, karmaşık derecede sosyal bir memeli olan türümüzün varoluşunda çok önemli bir yere sahip...</div>
<div style="background-color: white; color: #444444; font-family: Helvetica, Arial, Tahoma, Verdana; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px; margin-left: 10px; margin-right: 10px; padding: 0px;">
Empati, dost edinmek, bir sosyal ortamda var olabilmek, kendini kabul ettirmek, eş bulup aile kurabilmek gibi temel bazı insani eylemleri yapabilmemiz için vazgeçilmezdir. Bu noktada çok detaya girmeden bazı bilimsel çalışmalardan bahsetmem gerekiyor, tatil günü zihninizi yormamaya çalışarak.</div>
<div style="background-color: white; color: #444444; font-family: Helvetica, Arial, Tahoma, Verdana; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px; margin-left: 10px; margin-right: 10px; padding: 0px;">
Kaliforniya Üniversitesinden Naomi Eisenberger ve ekibi, 2003 yılında yaptıkları bir çalışmayla, sosyal olarak dışlanan bireylerin beyinlerinde, fiziksel acı duyduğumuzda aktifleşen aynı beyin bölgelerinin ( anterior cingulat korteks) etkin olduğunu buldular. Bu bilimsel bulgunun yorumu ise çok açık: sosyalleşemeyen ve kabul görmeyen insanlar, acı çekerler ve yoğun bir stres altına girerler.</div>
<div style="background-color: white; color: #444444; font-family: Helvetica, Arial, Tahoma, Verdana; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px; margin-left: 10px; margin-right: 10px; padding: 0px;">
17 sene önce (bilim tarihinde dakikalar kadar kısa bir süre sayılabilir), İtalyan beyin bilimciler, makak maymunlarının beyinlerinde aynı eylemi hem kendisi yaparken, hem de gerçekleştirildiğini görürken aktifleşen bazı sinir hücreleri keşfettiler ve bunlara ayna nöron adını verdiler, o gün bugündür, ayna nöronlar konusu, davranış bilimleri alanında en heyecan verici başlıklardan biri olmaya devam ediyor.</div>
<div style="background-color: white; color: #444444; font-family: Helvetica, Arial, Tahoma, Verdana; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px; margin-left: 10px; margin-right: 10px; padding: 0px;">
Devam eden araştırmalarda, eylemin başlangıç aşaması gösterilen ancak son aşaması gösterilmeyen maymunların beyinlerinde de ayna nöronların aktif hale geçtiği, dolayısıyla görsel uyaran olmadan da eylemin sonucunun tahmin edilmesine aracılık ettikleri gösterildi. Maymunlarda bulunan bu ayna nöron sisteminin, insanlarda da beynin ön bölgelerinde en çok olmakla beraber tüm beyinde yaygın olarak bulunduğu da 2010 yılında gösterildi.</div>
<div style="background-color: white; color: #444444; font-family: Helvetica, Arial, Tahoma, Verdana; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px; margin-left: 10px; margin-right: 10px; padding: 0px;">
Heyecanla bir film izlerken, başrol oyuncusuna yumruk atıldığında gayri ihtiyari başımızı kaçırırız, futbol maçı seyrederken sanki şutu biz çekiyormuşuz gibi ayağımızla topu tekmeler gibi yaparız. Şizofreni hastalarında görülen ve istemsiz bir şekilde karşısındaki kişinin hareketlerini taklit etme(ekopraksi) ve konuşmalarını tekrar etme (ekolali) belirtilerinin (çok şükür ki modern ilaçlar sayesinde daha az görülür oldu), hastalık sırasında ayna nöron sisteminin de etkilenmesiyle ortaya çıktığı sanılıyor, ayrıca Otizm ve Asperger Sendromu gibi hastalıklarda karşısındaki kişinin duygularını okuyamamak ve sosyal ilişki kuramamak durumunun da ayna nöronlarla ilgisi kuruluyor. Antisosyal kişilik bozukluğu olan kişilerde vicdan ve acıma duygusunun oluşmamasının da bu mekanizmalarla bağlantısını speküle etmek zor değil... Kendilerini fazla empatik bulan kişilerin, el hareketleriyle ilgili ayna nöron aktivitelerinin de daha güçlü olduğu gösterilmiş durumda...</div>
<div style="background-color: white; color: #444444; font-family: Helvetica, Arial, Tahoma, Verdana; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px; margin-left: 10px; margin-right: 10px; padding: 0px;">
Empati duygusunun oluşmasının ve karşıdaki insanın algı ve düşüncelerini tahmin edebilme yeteneğinin ayna nöron sisteminin bir ürünü olduğu uzun zamandır iddia ediliyor, yukarıda da söylediğim gibi, empati duygusunun gelişmemiş olması ise, neredeyse sosyal bir gerilik hatta hastalık sınırına uzanabiliyor da, acaba fazlası neye yol açıyor?</div>
<div style="background-color: white; color: #444444; font-family: Helvetica, Arial, Tahoma, Verdana; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px; margin-left: 10px; margin-right: 10px; padding: 0px;">
Sürekli karşısındakinin hissiyatı ve düşünceleriyle ilgilenmek, korkarım bir ‘aşırı odaklanma’ hali yaratıyor. Pencereden dışarıyı gözleyen meraklı bir evhanımın, evdeki çocuklarının evin altını üstünü getirmesini ve birbirlerini dövmesini duymaması gibi, içsel bazı uyaranlar önemsizleşebiliyor. Üstelik bu sadece bireysel olarak değil, içinde yaşadıkları ve esas olarak sorumlu oldukları birinci derece yakınlarına ve kendi sosyal çevrelerine karşı bir duyarsızlığa da dönüşebiliyor. ‘Mum dibine ışık vermez’ deyimi kendini gerçek ediyor.</div>
<div style="background-color: white; color: #444444; font-family: Helvetica, Arial, Tahoma, Verdana; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px; margin-left: 10px; margin-right: 10px; padding: 0px;">
Bu aşırı empatik, kişilerin, başkalarının mutluluklarıyla mutlu olmaları da kolay değil, çünkü insanoğlu, biyolojisi gereği negatif emosyonlara, olumsuz duygulanımlara daha duyarlı. Duyarlılıkları fazla kişilerin, olağanın ötesinde bir olumsuz duygulanım hissetmeleri, bir süre sonra, bezginlik ve kırgınlık duygusuna ve kaçınılmaz bir duygusal mazokizme dönüşmesi de hiç zor değil.</div>
<div style="background-color: white; color: #444444; font-family: Helvetica, Arial, Tahoma, Verdana; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px; margin-left: 10px; margin-right: 10px; padding: 0px;">
Bu noktadan sonrası zaten kısır döngü, çünkü empatik duyarlılığın yükselmesi sebebiyle olumsuz duygulanımlarla karşılaşan kişi, depresif bir duyguduruma geçiyor, depresif duygudurumun ise olumsuz duygulanım algısını daha fazla hissettirdiğini hem psikolojik açıdan hem de beyin görüntüleme çalışmalarından gayet net biliyoruz. Kısır döngü, ‘aşırı duyarlılık- empati fazlalığı-bezginlik ve kırgınlık hissi-depresif duygulanım- daha fazla duyarlılık’ olarak seyrediyor.</div>
<div style="background-color: white; color: #444444; font-family: Helvetica, Arial, Tahoma, Verdana; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px; margin-left: 10px; margin-right: 10px; padding: 0px;">
Kimseye aşırı empatik olma, başkalarının acı ve ızdıraplarını içtenlikle duyumsama diyecek halimiz yok, zaten, ayna nöron meselesiyse bahsettiğimiz, kişinin de kendisinin de –‘öyle duyarlı biri’ -olmasına çokca müdahale şansı yok. İlginç bir diğer nokta da ayna nöron sisteminin kadın ve erkek de farklılık göstermesi, kadınlarda daha güçlü çalıştığına dair kanıtlar var. Bu da sanki bizim günlük hayatta ‘kadın duyarlılığı’ dediğimiz kavrama işaret ediyor.</div>
<div style="background-color: white; color: #444444; font-family: Helvetica, Arial, Tahoma, Verdana; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px; margin-left: 10px; margin-right: 10px; padding: 0px;">
Aşırı empatik kişilere söyleyebileceğimiz, en azından bu duyarlılıklarını bir tür öz-duyarsızlığa dönüştürmemeleri, kendi aile, dost ve sosyal çevrelerinin de onların bu empatisinden nasiplenmeleri gerektiğini hatırda tutmaları ve en azından, bu aşırı duyarlılık halinin kronik bir mutsuzluk ve depresyonu besleme olasılığını unutmayıp arada kendilerini bir öz-denetimden geçirmeleri olabilir. Unutmayalım ki gündelik hayat koşuşturmacasıyla duyarlılıkları törpülenen insanoğlunun, bu duyarlı bireylere hep ihtiyacı var...</div>
<div style="background-color: white; color: #444444; font-family: Helvetica, Arial, Tahoma, Verdana; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px; margin-left: 10px; margin-right: 10px; padding: 0px;">
Not: Ayna nöron sisteminin bilim çevrelerinde hala tartışılan bir konu olduğunu ve bilimde genellemelerin ancak spekülatif olduğunu belirtmeliyim</div>
<div style="background-color: white; color: #444444; font-family: Helvetica, Arial, Tahoma, Verdana; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px; margin-left: 10px; margin-right: 10px; padding: 0px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #444444; font-family: Helvetica, Arial, Tahoma, Verdana; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 10px; margin-left: 10px; margin-right: 10px; padding: 0px;">
Kaynak : <a href="http://t24.com.tr/yazi/azi-karar-cogu-mazokizm-empati-ve-ayna-noronlari/7185" style="background-color: transparent;">http://t24.com.tr/yazi/azi-karar-cogu-mazokizm-empati-ve-ayna-noronlari/7185</a></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17667230972244044204noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3523238207391447460.post-91897691346807392872013-07-27T15:32:00.001-07:002013-07-28T13:24:07.748-07:00Psycho Pt.1 Zaman yavaşlıyor, yavaşlıyor, yavaşlıyor ve duruyor. Saat 01:00. Saate bakıyorum ve bedenim evrende kayıyor, saat flulaşıyor, boyun kökümden damarlarımda gezen yılan misali lanet duygu, kollarıma bulaşıyor ve sertçe bir titreme sarıyor vücudumu. geçmesini bekliyorum parmaklarım kilitleniyor, istemsiz olarak başıma gidiyor, kendimi dövüyorum bitmesini ister gibi ama devam ediyor... Evrende kayan bedenim kafama vurup gözlerimi kapattığım sırada bir geçiş hissediyor ve kuş gibi hafifim.. Gözlerimi açıyorum karşımda siyah giyimli bir adam, ondan başka bir şey göremiyorum, etraf pür beyaz adam bana bakıyor gözleri kapkara ama korku yok içimde. kafamı hafifçe sola yatırıyorum gözlerine bakıyorum, anlamaya çalışıyorum. Nerdeyim? Kim bu adam? Neden bana bu şekilde bakıyor? Gözlerinin beyazı neden bu kadar az?Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17667230972244044204noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3523238207391447460.post-87695609162689517252013-07-16T12:38:00.000-07:002013-07-16T12:38:01.831-07:00<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/VicTs0RZTDw?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<br />Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17667230972244044204noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3523238207391447460.post-47120762230783317812013-06-27T15:47:00.001-07:002013-06-27T15:47:51.125-07:00Antalya...Sonunda hasreti çekilen ege-akdeniz kültürüne yakın yerlerde hatta göbeğinde Antalya'da ikamet edeceğim.. Mutluyum, Memnunum.Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17667230972244044204noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3523238207391447460.post-64192396136812233012013-06-15T03:15:00.003-07:002013-06-15T03:15:54.434-07:00FlyBoard! World CUP!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/BkZ8euApHRo?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<br />Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17667230972244044204noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3523238207391447460.post-13391658857012642982013-06-11T14:11:00.000-07:002013-06-11T14:11:13.785-07:00"Birey" mi o da ne ola ki? "Görüş" mü, kimin görüşü? İlla birinin mi olacak canım, benim görüşüm. Bu aralar biraz zihinsel üşengeçliğim var sanırım. Okumak veya yazı yazmaktansa, müzik dinlemeyi daha çok tercih eder oldum bilgisayar başında. Kendimi her gün bu şekilde bulmak beni yaralar hale geldi.<br />
<br />
// Barajın yatağını değiştirmeden baraj yapmaya mı çalıştık ne? Altında mı kalıyoruz acaba suyun? Çölde<br />
// suyu verecek olanlar nerede? Ha unutmuşum onları ben öldürmüştüm..<br />
<br />
<br />
Bağlantısız bir devam...<br />
<br />
İnsanlar eleştirmeye meraklı varlıklardır. Aynı zamanda iyi özellikleri gereği yaptıkları, insanları iyiye sevk araçlarıdır bu eleştiri. Sadece eleştiri şeklinde ortaya çıkmaz ama eleştirinin olumsuzunun iyi sevk aracı olarak kullanılma biçimine karşıyım sanırım. Bu şu demek, annenizin saçınızı değiştirmenizi istediğinde(!ki buna hakkı var mıdır bilinmez) "Kızım bu saç sana yakışmamış(!) bence kestirmelisin" şeklinde kurduğu cümledir. Dikkat edin cümlenin didaktik yada kibar olup olmamasını eleştirmiyorum, cümlenin amacından ve meşruiyetinden bahsediyorum. Bahsettiğim gibi bence kişinin kişisel konularıyla alakalı şeylerin değiştirilmesini isteme amacına hizmet eden olumsuz eleştiri cümleleri meşruiyet taşımaz.<br />
<br />
Peki insanlar nasıl iyiye sevk edilecektir.?<br />
<br />
İnsanlar fıtraten iyi kabul edilen görüşe göre devam edersek, temsil yeterlidir. Eğer bir hareketin, bireysel anlamda etkili olan bir hareketin yanlış olduğunu düşünürseniz, "geri bildirim sandviçi"yle yedirebilirsiniz. Bu bir tercihtir, ancak karşı taraf sandviçten hoşlanmayan bir insansa bu sefer çözüm yollarınız tıkanıyor. Öğüt veremeyen büyükleri düşünsenize, pek çok çocuk bayram edecektir. Kısacası insanlar iyiye sevk edilmezler, edilmemelidirler.<br />
<br />
Peki insanlar iyiyi nasıl öğrenecekler?<br />
<br />
Bugünün koşullarında normal kabul edilen bir çocukluk yaşanan çocukların, yani travmatik bir geçmişi olmayan çocukların hiç büyünce kötü olmak isteyebileceklerini hayal edebiliyor musunuz? Mütalaa ya da farklı şekillerde iletişimlerle zaten kişi sizde gördüğü şeyin ne olduğunu merak etmeye fıtraten meyillidir, öğrenmek istediğinde anlatabilirsiniz, övebilirsiniz. Bugün bunu keşfeden bazı "elit"ler insanlara uygulamaktan çekinmiyorlar. Nasıl mı? 90'ların metalcilerine bugünkü tekno müziği olumsuz eleştiri kullanarak sevdirmek isteseniz yapabilir miydiniz? Mümkün değil ancak az önce anlattığım yöntem, birkaç değişik ve fazlasıyla 90'larda metal müzik dinleyip tekno karşıtlığı yapanların birçoğu bugün işe giderken radyo Fenomen dinlemekte. Demek ki eski usul Faşizan, Babacıl söylemler işe yaramıyormuş. Bugün varlığını hissetmek isteyen 90 doğumlu gençler de Babacıl ve Devletçil söylemlere karşı çıkıyorlar, hoşlarına gitmiyor kimliklerinin tanınması istiyorlar ancak bulabildikleri sadece evlerine gitmeleri yönünde öğüt. Sonra televizyon ezberlemiş bir kavram bu gençler "Apolitik". Asıl Apolitik olanlar sizlersiniz çünkü bana göre Faşizm politika üretmeye müsaade etmez. Konu Farklı yerlere kaydı ancak insanlara nasıl iyi öğreteceğiz derseniz, yaratıcı(evrim süreci) insanda akıl denen bir kavram var etmiş bu kavram sizin dışarıdan yapacağınız etkileri süzmek için var, sizin dışarıdan yapacağınız ince dokundurmalar dahil hiçbir şeyin altında kalmak için değil! Hakkını aramayan adam yazısında söylemeye çalışmıştım, sizin gibi kötü insanlar olmadıklarından susuyorlardı o gençler ama sabrın sınırını aşan hareketler sonucu Apolitik! sandığınız gençler haklarını almaya geldiler. Mantık süzgecine sokup iyiyi alamayacaklarını farkettiler. Çünkü siz mantık dışı bir çıktı sunuyordunuz onlara.<br />
Bu sadece siyasi konularla alakalı böyle değil, aile içi meselelerde de böyledir.<br />
<br />
<b><u> !!Sonuç!! </u></b><br />
<b><u><br /></u></b>
İnsanlar olumsuz eleştiri mekanizmalarını sosyal hayat içerisinde annesine, çocuğuna, arkadaşına, eşine karşı kontrol altında tutmalı. İster istemez, dilek olarak çocuğumuz arkadaşımızın belirli bir görüşe sahip olmasını ya da bir davranışını başka şekilde yapmasını isteyebiliriz ancak öncelikli olarak buna hakkımız var mı bunu düşünmeliyiz. Hak yaratmamalıyız ayrıca! Çizgi, ince bir çizgi.<br />
<br />
Son olarak karşımızdaki insanın hareketlerini mümkün olduğunca kendimiz olsaydık ne yapardık yalanıyla incelememeliyiz çünkü o biz değil ve asla bizim gibi düşünmeyecek! O ayrı bir birey ve üreteceği sonuç şeklen aynı bile olsa asla aynı değildir. İnsanın ne zaman birey kabul edildiği şüpheli birazda bu çağlarda. Bunu nasıl anlatacağımı bilemiyorum henüz. Bugün için iyi geceler.<br /><br /><br /><br /> Dipnotlar:1- "//" işareti C# programlama dilindeki anlamıyla kullanılmıştır.<br />
2- "Geri bildirim Sandviçi" <a href="http://blog.milliyet.com.tr/sandvic-yontemi/Blog/?BlogNo=103664">http://blog.milliyet.com.tr/sandvic-yontemi/Blog/?BlogNo=103664</a> bu link ve bilumum sosyal bilimler kitabında motivasyon başlığı altında bulunabilir.<br />
3- Yazı hiçbir siyasi yönelim içermez, siyasi bakışlar sadece analiz için, örnekleme metodu için kullanılmıştır.<br />
4- Babacıl: Paternalist <a href="http://en.wikipedia.org/wiki/Paternalism">http://en.wikipedia.org/wiki/Paternalism</a><br />
5- Devletçil: Devlet odaklı çalışan<br />
6- Apolitik : Anlatması uzun bir kavram. Kısaca <a href="http://eksisozluk.com/entry/4596563">http://eksisozluk.com/entry/4596563</a><br />
7- Ayrıntılı bilgi için mail atabilirsiniz.<br />
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17667230972244044204noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3523238207391447460.post-31640325972348878112013-06-11T12:57:00.000-07:002013-06-11T12:57:06.974-07:00Ritmic American Poem.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/uVDeciyURtE?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/zVd1VC5yeSk?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/YegwYpfuuzY?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<br />Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17667230972244044204noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3523238207391447460.post-74156983774914409492013-06-09T06:35:00.003-07:002013-06-09T06:35:28.265-07:00<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/Xbmnawre7xk?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<br />Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17667230972244044204noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3523238207391447460.post-79227705574271542152013-05-30T17:40:00.001-07:002013-05-30T17:40:59.838-07:00<iframe src="https://www.facebook.com/video/embed?video_id=105624352981067" width="320" height="240" frameborder="0"></iframe>Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17667230972244044204noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3523238207391447460.post-40764052119389567072013-05-27T06:37:00.001-07:002013-05-27T06:37:28.539-07:00<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/JM9J2TytB9A?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<br />Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17667230972244044204noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3523238207391447460.post-4253135577396528242013-05-26T23:41:00.001-07:002013-05-26T23:41:59.207-07:00<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/XkfO8c8MlKU?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<br />Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/17667230972244044204noreply@blogger.com0