8 Eylül 2012 Cumartesi

ey sârebân, ey kârevân, leylâ-yi men kocâ mî berî bâ borden-i??

        Elim tenine, elim eline bile uzun süredir değmiyordu; hasretini koklamayı denediğimde kalbim sıkışıyordu. İllet-i hasretini yenmek için kalbimle değil beynimle hareket etmem gerekiyordu çünkü kalbim umursamazdı , bencildi; kendisinden başka hiçbirşeye göre hareket edemez basiretsiz bir organdı. Aşk basiret sahibi değildir, "basiretli insan aşık olamaz" inancı yanlıştır, "aşık insan basiretli olamaz" denilmesi gerekir doğrusu. Ben de basiretsiz hareketlerden korkan bir beyincil erkek edasıyla planlar kurdum, seni dahil ettim. Ne güzeldi diyorum şimdilerde ister istemez.

     
          Senin bana bakarken, benimle olurken ne düşündüğünün ise hiçbir önemi yok şu günlerde, tamamen kendi arzularımın peşindeyim, biliyorum belki uzun bir süre hissedemeyeceğim, ama bilmiyorum da belki de bir an var hissetmeme...
       

          Anlatmaya doyamayacağım "an"larım da var seninle...

       
          Gelmen mi? Bu saatten sonra mı?
          Yapma...
          Çünkü; 
          Geçmişimdin*...


           Hissettirici Dinleme:
     

         


* Geçmişimdin = Geçmişim 'in di'li geçmiş hali, geçmiş bir geçmiş, daha açıkçası artık geçmişte bile olmayan sen, kabullenmeyiş vs...

1 yorum: