26 Ocak 2012 Perşembe

Whatta f.ck is this?

2 gün önce bir kitap okuyordum; Doğmamış çocuğa mektup - Oriana Fallaci. Çevirmenin hoş çevirisi mi yoksa yazarın kavramı kullandığı yerin güzelliği mi beni etkiledi bilmiyorum ama "aile köleliği" kavramına gerçekten vurulmuş durumdayım.

Ee o zaman kısaca anlatmak gerekmez mi artık nedir bu "aile köleliği" kavramı?

Kitabı okuyanlarımız çok rahat hatırlayacaktır diye umuyorum ki kitap doğmamış bir çocuğu nesnelleştirerek dünyaya getirdiği post-marksist eleştirileri anlatıyor. En azından ben böyle birşey çıkardım kitaptan. Kavramı nerede kullanıyor derseniz çocuğu dünyaya geldiğinde -yani çocuğunu getirdiğinde- acaba gelmek istemez miydi sorusunu kendisine sorarak çocuğun nasıl düşüneceğini bulmaya çalışıyor. Ve hemen hemen bütün aile-çocuk ilişkilerinde çocukların ailelerinin düşünce yapısından(!) pekte sapamadıklarını kendi kendisine bir nev'i ispatlıyor. Hemen açıklık getireyim ki burada ailesi ile farklı özellikler gösteren, farklı seçimler yapan çocukların nasıl ortaya çıktığı sorusuna verilmesi istenecek cevap zaten verilmiş durumda. Yukarda boşuna ünlem kullanmadım diyerek küstahlık yapayım azıcık sizlere. Düşünce yapısı demek; aynı düşünmek demek değil,aynı olmak demek değil, aynı kararlar almak demek değil; karıştırmamak gerek. Aynı düşünce yapısına sahip olmak demek:bir beyin vereceğiniz aynı değerleri aynı koşullar altında işlediğinde aynı çıktıyı verecektir demek. Tabiki çocuğun ve ailesindeki diğer şahısların hayatla etkileşimleri aynı olmayacağı için tamamen aynı kişiler olmalarını bekleyemezsiniz.
Diğer bir boyutu da duygusal kölelik olarak belirtilmiş kitapta. Duygusal kölelik, aile köleliğinden beslenen bir kavram aslında, o yüzden burada anlatıyorum bende. Aile bağı dediğimiz o çılgın şey var ya; bizi en iyi ailemizin anladığı, bizim için en iyisini ailemizin düşündüğü duygusu var ya -Lütfen bunu ergenlik çağı hezeyanlarıyla okuyup yargılamayın- ; bu işte bu "düşünce yapısı"na bağlı,bunlar bundan kaynaklı şeyler aslında. Kan bağı olayına, saçmalığına inanmıyorum desem yalan olmaz. Biz biraz abartıyoruz sanırım bu kan bağı olayını. Gayet üvey olan ama üveyliğini bilmeyen gençlerde normal 2 kardeş gibi büyüyüp gelişip aynı duygusal kölelik boyutuna ulaşabiliyorlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder