10 Mart 2012 Cumartesi

Hadi sok elini cebime...

 Olmayacak birşeylerin peşinden koşuyorum gene, belki de gerçekten işin giz'ine aşığımdır, onu ben bile bilemiyorum ama gene de koşuyorum işte. Olmayacağını biliyorum ya hani oldurduğumda egom mu artacak ne? götüme mi sokacam ne? bilmiyorum. Şu kader bilmecesi var ya, kimin eli kimin cebinde gibi. Kader mi belirliyor herşeyi yoksa kaderimizi biz mi çiziyoruz bilinmez ama ikimizin eli de birbirimizin şeyinde gibi bir durum var ortada, hayırlısı. İşte böyle kaldığımı hissettiğim durumlarda pantalonumdan kaderin elini çekesim geliyor gerçekten, haneye tecavüz gibi hissediyorum kendi özgür iradem dışında olan olumsuz şeyleri. Olumlu tecavüzlere her insan gibi bende açığımdır ama sanırsam. Özünde tecavüz de olsa arzuladığın şeydir o be yadırgamazsın elini,kolunu bazen bacağını bile sokmasını. 
Alışılmıyor efendim çok denedim, kaderin tecavüzlerine alışmak mümkün değil. Her seferinde yeni bir yıkım yaşıyorsunuz resmen ama "yaşamak için kabullenmelisin kaderini!!!!" sesleri yükseliyor diğer kader mağduru insanlardan. Anlamıyorsun neden öyle söylediklerini seninde şu meşhur spartacus gibi isyan edesin geliyor boynunda ki kader tasmasına, başından beri hiç anlamamıştın zaten bu eller cepte olayını, bir garip gelmişti sana. Çocukken elinde tuttuğuna inandığından belki de kaderi elde tutulması gereken birşey olarak görüyordun ya, olgun çizgiye oturunca bu senin inancın oldu, bir şeye inandığında insanların kadere bağlı yaptıkları şeyi senin sadece inancınla yaptığını bilmezdi insanlar oysa aralarından en bağlı olanından bile daha inançlıydın sen, daha azimli. İster istemez onlarda bir arka güç anlayışı vardı, herşeyi kontrol eden bir bilim, bir olasılıklar teorisi, bir tanrı. Sende ise sadece inanç vardı işe odaklı, nesne odaklı neye odaklanması gerekiyorsa ona odaklı.
Ve savaş devam ederken, etrafındaki birkaç kader mahkumu olmak istemeyen insanla beraber sen o tasmanı yıkmaya karar vermiştin. Gurur,onur hatta baya bir kibir vardı üstünde kaderi siken sendin artık, dönüşümlü sürecin sonuna gelmiştin, özgür adamdın , istediğine sokan istemediğine sokmayan..vay be ne kadar büyük bir lükstü o senin için..Ama bir yandan savaşı kazanmış gibi davransan da, kaderdi bu inanı çok. Bunun böyle olması gerektiğini, senin farklı şekilde yapamayacağını söyleyen bir kader.. Verdiğin kararlara bu kararlara dahil olanlar bile karşı çıkıyordu, kadere boyun eğiyordu. Yılmadın belki ama yıkılmaya başladın..
Savaş boyunca çok şey öğrendin. Kaderin basit birşey olmadığını, boynundaki soğuk köpek tasmasından sadece sende olmadığını öğrendin. Hemen herkeste vardı onlardan ve onlar duruma gayet aşinaydı, hem de senin kırmak istediğini anlayamayacak kadar kör bir aşinalıktı bu. Bu kör aşinalıkta sen de çok uğraştın kaybolmamak için. Ve o hala farkında bile değildi. Her ne kadar çıkmazda olursa olsun durum elbette kırılabileceği bir yer vardı sen buna inanıyordun lakin o senin inandığın bu yeniliğe imkansız gözüyle bakıyordu belki, belki hiç o gözle bakmamıştı. Seni yıkan ne herkes, ne kader, ne de kaderin gücüydü seni yıkan senin ayağa kaldırmak istediğin insanın kör bir aşinalığa saplanıp kalmasındaydı...
Sonuca yaklaşırken bileklerin kesik, gözlerin zar zor görür bir halde buradasın işte onun evinde ve seviniyorsun tek arzuladığım oydu diye. Lakin o geliyor, gene aynı terane hadi sok elini cebime.....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder