28 Mart 2012 Çarşamba

Halüsinejik Beyin

   Hayata dönüşümüz, hayata gelişimiz umursamayla başladı ve biz umursadığımızda bıraktık mutluluğu, Adem'in elmayı Allah'ın emrinden daha fazla umursadığında bıraktığı gibi mutluluğu.Dünyanın işleyişi bu olay üstüne kurulmuş ise eğer dünya umursama üzerine kuruludur. Dolayısıyla bu hayat mutluluk getirmeyecekti çünkü umursamak büyük sırdı, anahtar kelimeydi, mutluluğun yok olma sebebi ve cennetin sönüşü demekti.
 
    Neyi umursayıp neyi umursamadığınıza bağlıdır mutluluk, kader vardır ve siz çoğu zaman umursamanıza hükmedemezsiniz. Farklı davranırsınız, umursamaz taklidi yaparsınız belki, üstüne çok insan çıkarırsınız hayatınızdan belki de umursuyorum dediklerinizden bile ama bunların hiçbiri mutlu etmez, sadece size kaderinizi yönlendirdiğinizi düşündürtür. Pekçoklarının hayatını mahveden birşeydir bu, çoğu zaman kibir bile yapar adamda, Al Capone'un dediği gibi "Kara El"iniz vardır sizden habersiz hiç birşey olmadı sanırsınız ta ki "ibine" bir savcı gelip vergiden içeri atılana kadar.
 
    Mutlu olmak için belki de gerçekten tevekkülü bilmemiz gerekiyor. Bunu hırka,seccade muhabbeti gibi görenler için sanırım gerçek mutluluk bir nebze halüsinejik kalıyor.

    Basiretimin bağlanması demek bu olsa gerek, beynim çöl gecesinde serin düşündüğünü zannederken sabahki güneşin çarpıntısını unutmuş gibi hareket ediyor. Kimsenin de böyle bir düşünce yapısının çıktısını anlamasını beklemem.(Anlayabileceğini düşündüğüm insanlar oldu hata edip haddinden fazla yakınlaştım ve resmen sığlıklarıyla boğdular beni.) Çünkü umursadım, hata ettim, beynime çelme taktım resmen. Aklımdaki düşünceleri onlara gösterebilmek için tek tek alıp karaya çıkardım sevsinler diye, onlar yüzemiyordu çünkü, ne yapabilirdim ancak karada okuyabiliyorlardı düşüncelerimi, sudayken sadece anladıklarını düşünüp hareket ettiler bana karşı hakaretvari şekilde ve bu o kadar çanımı sıkmıştı ki aldım tek tek tek karaya çıkardım düşüncelerimi ve onların sığlığında öldüler...
 
   Sonra da gelip hepsini mutlu olmak, mutlu etmek için yaptım dedim. Halbuki o halusinejik beyinden bende de varmış ve bu gerzeğin en çok övündüğü konu çevresindeki insanlarla uyum sağlama yeteneğiymiş. Ne yetenek ama... Mutlu olmak için mutlu etmek gerektiğine inanmış yıllarca belki de... Gülümsicek tabiki hala özünde iyi bir insan kalp kırmaca yok ama halüsinejik olup, insanların kendisini sevdikleri gibi bir yalna inanmayacak. Çünkü umursamak anahtar kelime, sen umursadığında kaybediyorsun, neyi umursarsan umursa kesin kaybediyorsun, özellikle insanları umursadığında kesin kaybediyorsun.
 
   Gelip biri normal olduğumu söylese keşke ama gelmez bu saatten sonra biliyorum. "Bu da geçer!" zikrine başladım çoktan, volta neyim atıyoruz işte, kabul edeceğinz elbet halisünasyonları ya da gerçeği. Hem Suskunlar ne demiş "Hatırlamak unutmaktan zordur."
    Gelip bana "Hayatımda gördüğüm en duygusal-kontrol dengesine sahip adamken neden duygularından vazgeçiyorsun?" derseniz Halüsinejik, basireti bağlı dolanmayı sevmediğimden diyebilirim rahatça.

   Hep kızıyorum ya insanlara ürkeksiniz, körsünüz diye. Pekte haksız sayılmam. Çocukluğumda çok kötü bir özelliğim vardı, yalan manyağı bir adamdım. Beyaz, siyah farketmez hiçbir işin doğrusunu söylemezdim. Sonra farkettim ki en doğru konuşan adam benim. Hep yalan söylediğimden tersinin doğru olacağını bilineceğinden de değil ha bu. Hareketlerim, düşündüklerim, yaptıklarım arasında hiçbir fark yoktu. Oysa insanlar çoğu zaman zarar görecekleri düşüncesiyle inanmasalar dahi doğruyu söylerlerdi, farklı davranır, farklı düşünürlerdi. Bunun nefreti hala içimde büyük yer kaplıyor sanırım. Bu nefret büyük olarak kalmaya devam edecek sanırım, yaşadığım çoğu şey teyit mahiyetinde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder